The locking mechanism has jammed.
- Kilitleme mekanizması sıkıştı.
A piece of paper got jammed in the printer and now it doesn't work.
- Yazıcının içinde bir kağıt parçası sıkıştı ve artık çalışmıyor.
Her poor little baby toe got jammed in the door.
Can you squeeze me into your busy schedule?
- Beni yoğun programına sıkıştırabilir misin?
The traffic jam caused me to be late for the meeting.
- Trafik sıkışıklığı toplantıya geç kalmama neden oldu.
Had they left a little earlier, they would have avoided the traffic jam.
- Biraz daha erken çıksalar, trafik sıkışıklığını atlatırlar.