The man turned permanently blue after he drank the silver solution.
- Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.
Within the thermosphere, temperatures rise continually to well beyond 1,000 degrees C.
- Termosfer içinde sıcaklıklar sürekli olarak 1.000 derece Celsius'un hayli ötesine yükselir.
Worm castings continually enrich the soil.
- Solucan gübresi sürekli olarak toprağı zenginleştirir.
I'm constantly telling her to behave herself.
- Ona sürekli olarak terbiyesini takınmasını söylüyorum.
My uncle constantly causes his family trouble.
- Amcam sürekli olarak ailesine başına bela olur.
A bird is incessantly singing in my balcony.
- Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.
Tom called Mary continuously.
- Tom sürekli olarak Mary'yi aradı.
You cannot get along with him because he speaks continuously.
- O sürekli olarak konuştuğu için onunla anlaşamazsın.
He says he is leaving the country for good.
- O, sürekli olarak ülkeyi terk edeceğini söylüyor.
Tom intends to live in Japan for good.
- Tom sürekli olarak Japonya'da yaşamaya niyetleniyor.
Crime rates have been consistently decreasing over the past few decades.
- Suç oranları son birkaç on yılda sürekli olarak düşüyor.
As recent research shows, the life expectancy in Japan is consistently increasing.
- Yakın zamanda yapılan araştırmalara göre, Japonya'daki yaşam beklentisi sürekli olarak artıyor.