These regulations are unsustainable.
- Bu düzenlemeler sürdürülemez.
The current situation is unsustainable.
- Mevcut durum sürdürülemezdir.
Tom drove Mary's car to Boston.
- Tom Mary'nin arabasını Boston'a sürdü.
Ambition drove him to murder.
- Hırs onu cinayete sürükledi.
Santa Ana was living in exile in Cuba.
- Santa Ana Küba'da sürgünde yaşıyordu.
Most of the exiles were killed or captured.
- Sürgünlerin çoğu öldürüldü veya esir alındı .
The rain lasted a week.
- Yağmur bir hafta sürdü.
The rain lasted five days.
- Yağmur beş gün sürdü.
My little son can drive a car.
- Küçük oğlum araba sürebiliyor.
Do you know how to drive a car?
- Nasıl araba süreceğini biliyor musun?
The war lasting for years impoverished the country.
- Yıllar süren savaş ülkeyi fakirleştirdi.
Tom shouldn't have driven Mary's car.
- Tom Mary'nin arabasını sürmemeliydi.
Have you ever driven a sports car?
- Hiç spor araba sürdün mü?
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.
He was banished to an island for high treason.
- O vatana ihanet için bir adaya sürüldü.
Napoleon was banished to Elba in 1814.
- Napolyon 1814'te Elba adasına sürgün edildi.
Neither Tom nor Mary has been deported.
- Ne Tom ne de Mary sürgün edildi.