They are the so-called victims of war.
- Onlar sözde savaş mağdurlarıdır.
I hate so-called 30 days language courses.
- Sözde 30 günlük dil kurslarından nefret ediyorum.
Tom was Mary's alleged accomplice.
- Tom Mary'nin sözde suç ortağıydı.
People from the so-called first world look at us Latinos as if we hadn't invented the wheel yet.
- Sözde birinci dünyadan insanlar biz Latinlere tekerleği henüz icat etmemiş gibi bakıyor.
They supposedly have reached a deal.
- Onlar sözde bir anlaşmaya vardılar.
Tom is supposedly cleaning his bedroom.
- Tom sözde yatak odasını temizliyor.
What's the difference between science and pseudo-science?
- Bilim ve sözde bilim arasındaki fark nedir?
Creationism is a pseudo-science.
- Yaratılışçılık, bir sözde-bilimdir.
According to the fortune teller, I was supposedly a prince in another life.
- Falcıya göre, ben başka bir hayatta sözde bir prenstim.
They supposedly have reached a deal.
- Onlar sözde bir anlaşmaya vardılar.
I could not believe his statement.
- Ben onun sözüne inanamadım.
I'm going to ascertain the truth of his statement.
- Onun sözünün aslını araştıracağım.
He promised to meet him at the coffee shop.
- Onunla kahve dükkanında buluşmaya söz verdi.
Your stomach won't be full from promises.
- Miden sözlerden dolu olmayacaktır.
The dictionary contains about half a million words.
- Sözlük, yaklaşık yarım milyon kelime içeriyor.
He didn't believe Ben's words.
- O, Ben'in sözlerine inanmadı.
I'll look up the expression in the dictionary.
- Ben ifadeye sözlükte bakacağım.
Unfortunately, I had another commitment.
- Ne yazık ki başka sözüm vardı.
I'm sorry, I already have another commitment.
- Üzgünüm, benim zaten başka bir sözüm var.
I have nothing more to say about him.
- Onun hakkında söyleyecek daha fazla sözüm yok.
I have to check and see what the contract says.
- Sözleşmenin ne dediğini kontrol etmek ve görmek zorundayım.
My client isn't saying another word.
- Müvekkilim başka bir söz söylemiyor.
Tom left without saying a word.
- Tom bir söz söylemeden ayrıldı.
The pledge to stop smoking cigarettes ranks among the top ten New Year's resolutions year after year.
- Sigarayı bırakma sözü her yıl ilk on Yeni Yıl kararı arasında yer alıyor.
I give my pledge that I will quit smoking.
- Sigara içmeyi bırakacağıma söz veriyorum.
My remarks were not aimed at you.
- Sözlerim size yönelik değildi.
She seems to have taken my remark as an insult.
- Benim sözümü hakaret olarak almış gibi görünüyor.
The short term contract employees were dismissed without notice.
- Kısa vadeli sözleşmeli personel haber vermeden işten çıkarıldı.
According to the terms of the contract, your payment was due on May 31st.
- Sözleşme şartlarına göre, ödemenizin vadesi 31 Mayısta idi.
But that's not the whole picture. Tatoeba is not just an open, collaborative, multilingual dictionary of sentences. It's part of an ecosystem that we want to build.
- Ama bütün resim bu değil. Tatoeba sadece açık, işbirlikçi, çok dilli cümleler sözlüğü değildir. O, yapmak istediğimiz bir ekosistemin parçasıdır.
Let's find sentences with new vocabulary on this topic, add them to the following list: _____; and translate them.
- Haydi bu konuda yeni sözcük haznesiyle cümleler bulun, yandaki _____ listesine onları ekleyin; ve çevirin.
Nobody mentions my country.
- Hiç kimse ülkemden söz etmiyor.
Mary becomes angry when Tom mentions her weight.
- Mary, Tom onun ağırlığından söz ettiği zaman sinirlenir.
Tom has broken our engagement.
- Tom sözleşmemizi bozdu.
I have a previous engagement.
- Bir önceki sözleşmem var.
Don't interrupt me while I am talking.
- Ben konuşurken sözümü kesme.
It is not polite to interrupt someone while he is talking.
- Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir.
You must be faithful to your word.
- Sözüne sadık olmalısın.
The media got wind of a rumor about his engagement and came quickly.
- Medyanın onun sözleşmesi ile ilgili bir söylenti rüzgarı vardı ve hızlı geldi.