Sami hayatını milyon dolarlık anlaşmaları kontrol ederek geçirdi.
- Sami spent her life controlling million-dollar deals.
Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
- Controlling my emotions is not my forte.
Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
- I have trouble controlling my anger.
Öfkeni nasıl kontrol ediyorsun?
- How are you at controlling your temper?
Başımı kaybetmemek için kendimi kontrol ediyorum.
- I'm controlling myself not to lose my head.
Öfkemi kontrol etmekte zorlanıyorum.
- I have trouble controlling my anger.
Duygularımı kontrol etmek benim görevim değil.
- Controlling my emotions is not my forte.