Böylesine sorgulama rutin polis işidir.
- Such questioning is routine police business.
Hizmetçi ev rutininden tamamen bıkmıştı.
- The maid was totally tired of her household routine.
Tom asla alışkanlıklarını değiştirmez.
- Tom never varies his routine.
Her zamanki gibi olacağını umuyorduk, ama sıra dışı bir durumla karşılaştık.
- We expected the routine, but we got the extraordinary.
Sıradan işlerle tanıştılar.
- They became acquainted with the routine.
I have a routine physical tomorrow.
Programı önceden bildiğine eminim.
- I'm sure you already know the routine.
Sıradan işlerle tanıştılar.
- They became acquainted with the routine.
Bunlar sadece herkese sorduğumuz sıradan sorular.
- These are just routine questions we ask everyone.
Normal su kullanmak zamanla buhar deliklerini tıkayacak mineral birikmesine sebep olacağı için buharlı ütülerde her zaman damıtılmış su kullan.
- Always use distilled water in steam irons because using ordinary water will cause a mineral build-up over time that will clog the steam holes.
Tom sokakta olağan dışı bir şey fark etti.
- Tom noticed something out of the ordinary in the alley.
Tom olağan dışı bir şey görmediğini söyledi.
- Tom said he didn't see anything out of the ordinary.
O sıradan bir öğrenci değil.
- He is no ordinary student.
Sıradan insanlar muazzam bir güce sahip.
- Ordinary people possess enormous power.
Connie was completely robotic and emotionless by age 12; her entire life had become one big routine.
... what we think of as routine life. Maybe it provides some perspective or maybe it will ...
... routine where you set the root of trust, tamper evidence, law, and physical control. For example, ...