Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
- The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
Gül yetiştirmekte iyiyim.
- I am good at raising roses.
Endeks bir önceki aya göre % 4 yükseldi.
- The index rose 4% from the preceding month.
Onun geçmişi hakkında her türlü söylenti yükseldi.
- All sorts of rumors rose about her past.
Hayata pembe gözlüklerle bakıyor.
- She looks at the world through rose-colored glasses.
Pembe güller güzeldir.
- Pink roses are beautiful.
Bir şişe roze, lütfen.
- A bottle of rosé, please.
Biz bir şişe roze şarabı istiyoruz.
- We'd like a bottle of rosé.
Biz bir şişe roze şarabı istiyoruz.
- We'd like a bottle of rosé.
Bu olağanüstü bir roze şaraptır.
- This is an exceptional rosé wine.
Biz bir şişe roze şarabı istiyoruz.
- We'd like a bottle of rosé.
Bu olağanüstü bir roze şaraptır.
- This is an exceptional rosé wine.
rose pink colour:.