O, kaburgalarıma dirsek vurdu.
- He elbowed me in the ribs.
Tom, Mary'nin kaburgalarına bir tekme attı.
- Tom gave Mary a kick in the ribs.
Tom'un kırık bir kaburgası var.
- Tom has a broken rib.
Az önce bir kaburga kırdım.
- I just cracked a rib.