Uzaklığı belirlemek zor.
- It is hard to determine the distance.
Bilimsel çalışmalar yoluyla bu kayaların yaşını belirlemek olanaklıdır.
- It is possible to determine the age of these rocks through scientific studies.
Seyahat için tarihi belirlediler.
- They determined the date for the trip.
Avukat eylemin rotasını belirledi.
- The lawyer determined his course of action.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.