Ben dargın değilim ama aynı zamanda bir şey unutmam.
- I'm not resentful, but I also forget nothing.
Onun bana davranma şekline kızıyorum.
- I resent the way he treated me.
Yüksek vergiler hakkında büyük bir kızgınlık vardı.
- There was enormous resentment over high taxes.
Sami çok çalıştığı için biraz kızgındı.
- Sami was a little resentful because he worked so much.
The package was resent, this time with the correct postage.