Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.
- They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.
- Tom spent the remainder of the night thinking about Mary.
Bunda anonim kalmak istiyorum.
- I want to remain anonymous in this.
O zamandan beri yurt dışında kalmaktadır.
- She has remained abroad ever since.
Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.
- Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
Lütfen kalan beş üniteyi hemen gönderir misiniz?
- Would you please send the remaining five units right away?
Kapı içeriden kilitli kaldığı için, o, eve giremedi.
- The door remaining locked up from inside, he could not enter the house.
Ek olarak yaşlılar birbirleriyle sosyalleşebilsin ve Amerikan hayatının aktif üyeleri olarak kalabilsinler diye birçok topluluk kurulmuştur.
- In addition many groups have been formed so that the elderly can socialize with one another and remain active participants in American life.
Söz uçar, yazı kalır.
- Words fly away, the written remains.
Dolapta, vardır...Dolapta ne olduğunu söylemiyorum; o benim büyük sırrımdan arta kalandır.
- In the wardrobe, there is... I'm not saying what's in the wardrobe; that is remaining my great secret.
Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.
- They took away the remains of a civilization lost in history.
Kazı sırasında insan kalıntıları bulundu.
- Human remains were found during the excavation.
Onlar okyanusta yaşayan köpek balıklarının yüzgeçlerini kestiler ve geri kalanını geri attılar.
- They cut the fins and tossed back the remainder of the living shark in the ocean.
Tom gecenin geri kalanını Mary'yi düşünerek geçirdi.
- Tom spent the remainder of the night thinking about Mary.
Kalan işi çabucak bitirelim ve dışarı biraz içmeye gidelim.
- Let's quickly finish the remaining work and go out for some drinks.
Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
- The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
Onlar tarihte kaybolmuş bir uygarlığın kalıntılarını çaldılar.
- They took away the remains of a civilization lost in history.
Orada kalenin kalıntılarını hâlâ görebilirsin.
- You can still see the remains of the fortress there.
Her iki erkek kardeşin bekar kalmak için ileri sürdüğü neden onların hem uçaklara hem de bir eşe bakamayacaklarıydı.
- The reason both brothers gave for remaining bachelors was that they couldn't support both airplanes and a wife.
Eve gitmek ve ofiste işte kalmak arasında tereddüt etti.
- He wavered between going home and remaining at work in the office.
The light remained red for two full minutes.
participle used as adjective The remaining paint shall be properly disposed of.
May I have the only remaining cake?.
... and military actions but by remaining true to our constitutional ideal ...
... this needs to be the year congress lifts the remaining restrictions on detainee ...