Babamın şirketi iflasın eşiğindedir.
- My father's company is on the verge of bankruptcy.
Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
- Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
Onun iflas ettiği doğrudur.
- It is true that he went bankrupt.
Onun tavsiyesini uygulamadılar, sonuçta şirketleri iflas etti.
- They neglected his advice, with the result the their company went bankrupt.
Yetenekli maliye bakanının yaratıcılığı batmış ulusunun kurtulması için yardımcı oldu.
- The talented finance minister's ingenuity has helped his bankrupt nation to get out of the red.
Yüksek vergi ve kötü satış şirketi iflas ettirdi.
- High tax and poor sales bankrupted the company.