Bende geriye bakmak ve yaptıklarım için pişman olmak eğilimi yoktur.
- I don't tend to look back and regret what I've done.
Herhangi bir şeyden pişman olmak istemiyorum.
- I don't want to regret anything.
Tom'un çok sayıda pişmanlıkları var.
- Tom has many regrets.
Bence herkes biraz pişmanlık ile kendi çocukluğuna geri bakar.
- I think everyone looks back on their childhood with some regret.
Hepsi onun ölümünden duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
- They all expressed regret over her death.
Annesinin kaybı ona üzüntü ve pişmanlık getirdi.
- The loss of his mother brought him sorrow and regret.
O, bu kayba son derece üzüldü.
- He deeply regretted this loss.
İnsanlar onun ani ölümüne derinden üzüldüler.
- People regretted his sudden death deeply.
Mervyn thought that he could detect a certain regretfulness in his companion's voice.
He regretted his words.
I regret that I have to do this, but I don't have a choice.