Ama hükümet, interneti engelliyor.
- Aber die Regierung blockiert das Internet.
Onlar yeni bir hükümet oluşturdular.
- Sie schufen eine Regierung.
Hükümet çiftçilere yeni vergi koydu.
- The government imposed a new tax on farmers.
İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.
- The labor unions had been threatening the government with a general strike.
Belediye idaresinin pek çok bürosu belediye binasındadır.
- Many offices of the municipal government are in the town hall.
Onun konuşması Hükümetin politikalarıyla ilgili etkili bir özürdü.
- His speech was an effective apology for the Government's policies.
Hükümet temel değişiklikler yapmalı.
- The government must make fundamental changes.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Her şahıs, doğrudan doğruya veya serbestçe seçilmiş temsilciler vasıtasıyla, memleketin kamu işleri yönetimine katılmak hakkını haizdir.
- Everyone has the right to take part in the government of his country, directly or through freely chosen representatives.
Denenmiş olan tüm diğerleri hariç, demokrasi yönetimin en kötü şeklidir.
- Democracy is the worst form of government, except all the others that have been tried.
The French government has launched an online game that challenges taxpayers to balance the national budget.
- Die französische Regierung hat ein Online-Spiel auf den Markt gebracht, das Steuerzahler auffordert, den Staatshaushalt auszugleichen.
Denying she was an anarchist, Katja maintained she wished only to make changes in our government, not to destroy it.
- Katja leugnete, dass sie eine Anarchistin war, indem sie behauptete, dass sie nur wünschte, Veränderung in unserer Regierung zu machen, nicht, sie zu zerstören.