Tom çok umursamaz, değil mi?
- Tom is very reckless, isn't he?
Tom umursamaz oluyor, değil mi?
- Tom is being reckless, isn't he?
Onun ona güvenmesi pervasızdı.
- It was reckless of her to trust him.
Benim oğlum şimdi bir asi yaşta görünüyor ve pervasızca bize karşı çıkıyor.
- It seems that my son is now at a rebellious age and recklessly opposes us.
Geçen yıl bir kaza atlattı ama yine de dikkatsizce araç kullanıyor.
- He survived an accident last year, but still drives recklessly.
Polis Tom'a dikkatsiz sürüşü için trafik cezası kesti.
- The policeman gave Tom a ticket for reckless driving.
Geçen yıl bir kaza atlattı ama yine de dikkatsizce araç kullanıyor.
- He survived an accident last year, but still drives recklessly.
Bütün dünya pervasızlıktan nefret eder.
- The entire world hates recklessness.
... enormous economic crisis was prompted by reckless behavior across the board. Now, it wasn't ...