Tom son dönemlerde şişmanladı.
- Tom has put on weight recently.
Son zamanlarda tembelleştim.
- I've been sluggish recently.
Son zamanlarda, ona maaş çekini zamanında vermiyorlar.
- Recently, they have not been giving her her paycheck on time.
Eninde sonunda kim karar verecek?
- Who will ultimately decide?
Son günlerde Tom her zaman Mary ile takılıyor.
- Recently, Tom has been hanging out with Mary all the time.
Son günlerde Tom'un sağlığı çok bozuldu.
- Tom's health has declined a lot recently.
Kısa süre önce yeni kız arkadaşını annesine tanıttı.
- He just recently introduced his new girlfriend to his mother.
O, son zamanlarda jipini yeni bir Mersedesle değiştirdi.
- He recently traded in his jeep for a new Mercedes.
Geçenlerde bir araba kazası geçirdim.
- I was recently in an automobile accident.
Geçenlerde Tom'a kanser olduğu söylendi.
- Tom was told he had cancer just recently.
Yakınlarda aynaya baktınız mı?
- Have you looked in a mirror recently?
Tom yakınlarda bir şirket kurdu.
- Tom set up a company recently.
Yakın zamanda bir araba kazası geçirdim.
- I was recently in an automobile accident.
Onun yakın zamanda yayımlanan öykü koleksiyonu Esperanto'da post modern eserlerin meraklılarını heyecanlandırıyor.
- Her recently-released short story collection thrills enthusiasts of postmodern works in Esperanto.
Yani sonuçta, Web'i dil öğrenmede daha iyi bir yer yapmak için biz Tatoeba ile sadece temelleri inşa ediyoruz.
- So ultimately, with Tatoeba we are only building the foundations… to make the Web a better place for language learning.
Tartışma şiddetli ve ahenkli ama sonuçta inandırıcı değil.
- The argument is rigorous and coherent but ultimately unconvincing.
Bu aralar IT sertifikasyonlarına çalışmak için epey zaman harcıyorum.
- I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently.
Şu sıralar bu problemi tartıştık.
- We have recently discussed this problem.
Şu sıralar BT sertifikasyonlarına çalışmaya çok vakit harcıyorum.
- I've been spending a lot of time studying for IT certifications recently.
Sadece az önce geldim.
- I've only just arrived.
Sadece az önce başladık.
- We've only just begun.
Tom'u uzun zamandır tanıyor musun? Hayır, daha yeni tanıştım.
- Have you known Tom for a long time? No, I've only just met him.
Leyla'nın kabusu daha yeni başlıyordu.
- Layla's nightmare was only just beginning.
I've only just cleaned the floor, and you've made muddy tracks!.
... But just very recently we published North ...
... recently as in the '90s, when, as I recall, ...