Planları yapmak onları gerçekleştirmekten daha kolaydır.
- It's easier to make plans than to realise them.
Sözünün adamı olmayı öğren ve hayallerini gerçekleştirmek için fırsatlar bul.
- Learn to be a man of your word and find opportunities to realize your dreams.
Bir gün tasarrufun önemini anlamak için geleceksin.
- Some day you will come to realize the importance of saving.
Çin'in hızla geliştiğini anlamak için geldim ancak Çin halkı nispeten acelesiz bir hayat yaşıyor.
- I have come to realize that China is developing quickly but the Chinese people live a relatively leisurely life.
Hatalarını fark etmek onun sadece birkaç dakikasını aldı.
- It took him only a few minutes to realize his mistakes.
Durumu fark etmek onun biraz zamanını aldı.
- It took him a while to realize the situation.
Dört yaşındaki Amerikalı turist, aslında, Sichuan eyaletinin ünlü mayhoş mutfağına rağmen tamamen baharatlı sığır etinden yapılmamış olduğunu farkettiği için hayal kırıklığına uğradı.
- A four-year-old American tourist was disappointed to realize that, in fact, the Sichuan province is not entirely made of spicy beef, in spite of its famously piquant cuisine.
Tom'un orada sıcak karşılanmadığını farketmesi uzun zaman almadı.
- It didn't take Tom long to realize he wasn't welcome there.
Knighthood was not beyond the reach of any man who could by diligent thrift realize a good estate.