Ben sizinle birlikte gitmek için hazırım.
- I am ready to go with you.
Onlar düşman tarafından vurulma riskini göze almaya hazırdılar.
- They were ready to run the risk of being shot by the enemy.
Yemek henüz hazır değil.
- The food's not ready yet.
Neredeyse gitmeye hazırım.
- I'm about ready to go.
Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
- I had a speech ready.
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
- We ought to be ready for whatever comes.
Bu köprünün kullanıma hazır hale gelmesi yıllar sürebilir.
- It could take years before this bridge is ready to use.
Teknolojinin hazır olması 5-10 yıl alır.
- It will take five to ten years for the technology to be ready.
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
- Dinner is almost ready.
Tamam, sanırım hazırım.
- OK, I guess I'm ready.
Tamamen toparlandım ve gitmeye hazırım.
- I'm all packed and ready to go.
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
- Hurry up! You should be ready by now.
Sorgulama sırasında, Fadıl herhangi bir soruyu cevaplamaya hazır ve istekli görünüyordu.
- During the interrogation, Fadil appeared to be ready and willing to answer any question.
Hazır ve istekliyim, Tom.
- I'm ready and willing, Tom.
The seed is ready to sprout.
... But starting this summer, we'll be ready to accept your ...
... We are finally ready to expand out of our African home ...