I can't settle for this boring life.
- Bu sıkıcı hayata razı olamam.
Why settle for a Kia when you can clearly afford an Audi?
- Bir Audi'ye paran rahat yeterken, bir Kia'ya neden razı olasın?
Under no circumstances will I ever consent to such a travesty.
- Hiçbir koşul altında böyle bir karikatüre asla razı olmayacağım.
Tom will never consent to that.
- Tom buna asla razı olmayacak.
I interpreted his silence as consent.
- Sessizliğini razı olmasına yordum.
He consented to help the old lady.
- Yaşlı bayana yardımcı olmaya razı oldu.