The tracks run parallel to the road.
- Raylar yola paralel uzanıyor.
Please don't play near the railroad tracks.
- Lütfen demiryolu rayları yakınında oynamayın.
Tom crosses the railroad tracks every morning on his way to work.
- Tom her sabah işe giderken demiryolu raylarını geçer.
Please don't play near the railroad tracks.
- Lütfen demiryolu rayları yakınında oynamayın.
A rail is a piece of metal or wood which is long and thin. For example, a train runs on rails, which is why we call it a railway train.
- Ray, metal ya da tahtadan yapılmış ince ve uzun bir şeydir. Örneğin, trenler ray üzerinde gider, bu yüzden ona demir yolu treni diyoruz.
Tom crosses the railroad tracks every morning on his way to work.
- Tom her sabah işe giderken demiryolu raylarını geçer.
Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
- In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
Ultraviyole ışınlarının ani artışı araştırmacıları ozon deliklerinin varlığına inandırdı.
- The sudden increase of ultraviolet rays made the researchers believe in the existence of ozone holes.
Aslında, yerleşik halk radyoaktif ışınlara maruz kalmaktadır.
- In fact, the inhabitants have been exposed to radioactive rays.
Ultraviyole ışınları bizim için zararlı.
- Ultraviolet rays are harmful to us.