rahatlatıcı

listen to the pronunciation of rahatlatıcı
Турецкий язык - Английский Язык
soothing

I often listen to soothing music in order to relax. - Rahatlamak için sık sık rahatlatıcı müzik dinlerim.

relaxing

It's not really that relaxing. - Bu gerçekten o kadar rahatlatıcı değil.

I'd like to invite you to my favourite café. It’s a nice, relaxing place with a good vibe. - Seni en sevdiğim kafeye davet etmek istiyorum. O, rahatlatıcı bir ortamı olan güzel bir yer.

comforting

That's a very comforting thought. - Bu çok rahatlatıcı bir düşünce.

Tom doesn't need comforting. - Tom'un rahatlatıcıya ihtiyacı yok.

anodyne
solvent
soothing, calming (thing)
comfortable
composing
relieving
restful
assuring
welcome
rahatlatıcı şey
comforter
iç rahatlatıcı
relievingcomfortingsoothing
rahatlatıcı
Избранное