Nicelik değil, nitelik.
- Quality, not quantity.
Nitelik, nicelikten baskın çıkar.
- Quality trumps quantity.
Daha yüksek eğitim kalitesi, en yüksek uluslararası standartlara cevap vermelidir.
- The quality of higher education must answer to the highest international standards.
Daha kaliteli olanlarına sahip misin?
- Do you have better quality ones?
Ebeveynler çocukları ile kaliteli zaman geçirmeliler.
- Parents should spend quality time with their children.
Sadece yüksek kaliteli ürünler satarız.
- We only sell top quality products.
Ses kalitesi önemlidir.
- Sound quality matters.
Benim stereo setimin ses kalitesi seninkinden daha kötü.
- My stereo set is inferior to yours in sound quality.
Hem miktar hem de kalite birçok durumlarda önemlidirler.
- Both quantity and quality are important in most cases.
Tom hastaların yaşam kalitesini iyileştirmek için gücü dahilinde her şeyi yapıyor.
- Tom is doing everything within his power to improve the patients quality of life.
Eğer kalite istiyorsanız, bunun için ödeme yapın.
- If you want quality, pay for it.
A very quality ball club; that was the Braves.
Membership of this golf club is limited to those of quality and wealth.
... And it's incredibly important to improving the quality of ...
... we not only bill schools but also provide quality high quality of patient ...