Oda bu amaç için gayet uygun.
- The room is perfectly suitable for this purpose.
Pek çok insan amaçsızca hayatın içinde sürükleniyor.
- Many people drift through life without a purpose.
Atom enerjisi barışçıl amaçlarla kullanılabilir.
- Atomic energy can be utilized for peaceful purposes.
Çok sayıda öğrenci müzik eğitimi yapmak amacıyla Avrupa'ya gider.
- Many students go to Europe for the purpose of studying music.
Ziyaretinizin amacı nedir?
- What's the purpose of your visit?
Yolculuğunun amacı nedir?
- What's the purpose of your trip?
Vazoyu kasıtlı olarak kırdım.
- I broke the vase on purpose.
Susan, öfkesini göstermek için kasıtlı olarak tabak kırdı.
- Susan broke the dish on purpose to show her anger.
Bunu mahsus yapıyorsun!
- You're doing it on purpose!
Okumaktan asıl maksadın ne olursa olsun, kitaplar sana her zaman memnuniyet ve tatminkârlık duygusu verecektir.
- No matter what your main purpose is in reading, books should never fail to provide contentment and satisfaction.
Bunu kasten yaptın, değil mi?
- You did this on purpose, didn't you?
Tom kasten camı kırdı.
- Tom broke the window on purpose.