Kısa sürede herkesin içinde konuşmaya alıştım.
- I soon got accustomed to speaking in public.
Roy'un herkesin içinde bir şarkı söylediğini hiç duymadım.
- I have never heard Roy sing a song in public.
Tom herkesin önünde konuşmak zorunda olduğunda sinirlenir.
- Tom becomes nervous whenever he has to speak in public.
Herkesin önünde küfretmeyin.
- Don't swear in public.
Bir kadına alenen yardım etme. Şüpheli görüneceksin.
- Don't help a woman in public. You'll look suspicious.