The protesters threw stones at the police.
- Protestocular polise taş attı.
The president ignored the protesters outside his office.
- Genel müdür ofisin dışındaki protestocuları görmezden geldi.
The protesters demanded government reform.
- Protestocular hükümetten reform talep etti.
He didn't open his mouth to protest.
- O, protesto etmek için ağzını açmadı.
The sinking of the RMS Lusitania caused an international outcry.
- RMS Lusitania'nın batması uluslararası bir protestoya neden oldu.
He probably meant that people go to demonstrations just to show up instead of actually protesting.
- O, muhtemelen insanların gerçekten protesto yapmak yerine sadece boy göstermek için gösterilere gittiklerini kastediyordu.
Tom stopped protesting.
- Tom protesto etmeyi durdurdu.