Çocuklarımı yetiştireceğim böylece hurafeden korunmuş olacaklar.
- I will raise my children so that they will be protected from superstition.
Tom Mary'yi korumalıydı.
- Tom should've protected Mary.
Timsah korumalı bir türdür.
- The crocodile is a protected species.
Çiçekler havaya karşı korunmaktadır.
- The flowers are protected against the weather.
Anne kedi yavrularını korudu.
- The mother cat protected her kittens.
Polis memuru tanığı korudu.
- The policeman protected the witness.
Korunan alanlarda avcılık yasaktır.
- In protected areas hunting is prohibited.
İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.
Tom Mary'yi korumak için elinden geleni yaptı.
- Tom did his best to protect Mary.
Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to work, to free choice of employment, to just and favourable conditions of work and to protection against unemployment.
Herkesin menfaatlerinin korunması için sendikalar kurmaya ve bunlara katılmaya hakkı vardır.
- Everyone has the right to form and to join trade unions for the protection of his interests.
İnsan ailesini korumak zorundadır.
- One has to protect his family.
O, çevreyi koruma hakkında taktire şayan bir konuşma yaptı.
- He made an admirable speech about protecting the environment.
Onlar ülkelerini savundular.
- They defended their country.
Onlar istilacılara karşı ülkelerini savundular.
- They defended their country against the invaders.
... innovative yet protected? ...
... rally the world to stop their spread to additional nations so that the American people are protected ...