Her ne istiyorsanız buyrun.
- Please help yourself to whatever you like.
O sana her ne söylerse yap.
- Do whatever he tells you.
Ben daha önce bir blog tuttum. Gerçekten belirli bir konum yoktu; Sadece o gün olan herhangi bir şeyi blogladım.
- I've kept a blog before. I didn't really have a set theme; I just blogged about whatever happened that day.
Hakkında mahcup olacağın herhangi bir şey yok.
- You have nothing whatever to be embarrassed about.
Ben senin yapmamı istediğin her şeyi yapacağım.
- I'll do whatever you want me to do.
İhtiyacın olan her kitabı sana ödünç vereceğim.
- I will lend you whatever book you need.
Ne olursa olsun, hiç kimseye bunun hakkında bir şey anlatmayacağım.
- Whatever happens, I won't tell anybody about it.
O sarhoşken, homurdanıyor ve kavga ediyor. O ayıkken, eline ne gelirse atıyor ve hiçbir şey söylemiyor.
- When he is drunk, he grumbles and fights. When he is sober, he lies on whatever comes to hand and says nothing.
Hakkında endişe edeceğin herhangi bir şey yok.
- You have nothing whatever to worry about.
Hakkında mahcup olacağın herhangi bir şey yok.
- You have nothing whatever to be embarrassed about.
O hangi oyunu oynarsa oynasın her zaman kazanır.
- Whatever game he plays, he always wins.
Ölüm, hangi biçimde olursa olsun, iğrençtir.
- Death, in whatever form, is repulsive.