O kendi kendineHAYIRdedi.Yüksek sesle EVET dedi.
- He said NO to himself. He said YES aloud.
Kendisine Fransızca öğretti.
- He taught himself French.
Tom kendisini aynada gördü.
- Tom saw himself in the mirror.
O, düştüğünde kendisini incitti.
- He hurt himself when he fell.
Tom asla bizzat yardım edemezdi.
- Tom never could help himself.
Bizzat gelmesine gerek yoktu.
- He needn't have come himself.
Tom özür diledi ve odadan ayrıldı.
- Tom excused himself and left the room.
Tom geç kaldığı için özür diledi.
- Tom excused himself for being late.
Kendisine Fransızca öğretti.
- He taught himself French.
Gazetecilerle kendisi konuşma yaptı.
- He addressed himself to the reporters.
Bazen büyük babam kendi başına bırakıldığında, kendi kendine konuşur.
- Sometimes my grandfather talks to himself when left alone.
O, aynada kendine bakmadı mı?
- Hasn't he looked at himself in a mirror?
Tom bugün kendinde değildir.
- Tom isn't himself today.
Tom bugün tamamen kendinde değil.
- Tom isn't quite himself today.
Kısa sürede kendini soğuk havaya alıştırdı.
- He soon accustomed himself to cold weather.
O kendini Japonya'nın bir Edison'ı olarak adlandırdı.
- He called himself an Edison of Japan.
Tom kendinden başka kimseyi suçlayamaz.
- Tom can't blame anyone but himself.
Tom bugün kendinde değildir.
- Tom isn't himself today.