Mary bana manikür yaptı.
- Mary gave me a manicure.
Sami çimlerine manikür yapmaktan hoşlandı.
- Sami liked to manicure his lawn.
Mary mükemmel şekilde manikürlü tırnaklarını saçının içinden geçirdi.
- Mary ran her perfectly manicured nails through her hair.
Benim bir yüz, bir manikür ve bir pedikürüm var.
- I got a facial, a manicure and a pedicure.