Genel bir kural olarak, eleştirmek kolaydır ama alternatif öneri üretmek zordur.
- As a general rule, it's simple to criticize, but difficult to produce alternative suggestions.
Dil bilgisi açısından doğru olan cümle üretmek için çalışman gerekir.
- You should try to produce grammatical sentences.
İngiltere, İspanyol ürünü ithal ediyor.
- England imports Spanish produce.
Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.
- The trend is always to produce more products using fewer employees.
Çaba güzel sonuçlar üretir.
- Effort produces fine results.
Bu fabrika, CD çalarlar üretiyor.
- This factory produces CD players.
Polis fiziksel kanıt göstermekte başarısız oldu.
- Police failed to produce physical evidence.
Böyle uluslararası birleşme harika sonuçlar doğurdu.
- Such international cooperation produced great results.
Çabalarım hiç sonuç vermedi.
- My efforts produced no results.
Coca-Cola'nın üretildiği ilk yıllarda, o kokain içeriyordu. 1914'te, kokain bir uyuşturucu olarak gruplandırıldı ve sonra Coca-Cola'nın üretimi için kokain yerine kafein kullandılar.
- In the first years that Coca-Cola was produced, it contained cocaine. In 1914, cocaine was classified as a narcotic, after which they used caffeine instead of cocaine in the production of Coca-Cola.
İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurtlamaz, pulluğu çekmek için çok zayıf, tavşanları yakalamak için yeterince hızlı koşamaz.
- Man is the only creature that consumes without producing. He does not give milk, he does not lay eggs, he is too weak to pull the plough, he cannot run fast enough to catch rabbits.
Mahsulleri üretmek için yeni bir yöntem öğrenmek amacıyla Amerika'ya gitti.
- He went to America for the purpose of learning a new method of producing crops.
Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünlerini üretiyor.
- The company produces soy sauce and other food products.
Onun cep telefonu, diğer telefonları engelleyen radyo emisyonu üretti.
- His mobile phone produced radio emissions that interfered with other phones.
Yapay ışık elektrikle üretilir.
- Artificial light is produced by electricity.
Mahsulleri üretmek için yeni bir yöntem öğrenmek amacıyla Amerika'ya gitti.
- He went to America for the purpose of learning a new method of producing crops.
İnsan, üretmeden tüketen tek yaratıktır. Süt vermez, yumurtlamaz, pulluğu çekmek için çok zayıf, tavşanları yakalamak için yeterince hızlı koşamaz.
- Man is the only creature that consumes without producing. He does not give milk, he does not lay eggs, he is too weak to pull the plough, he cannot run fast enough to catch rabbits.
Bir ülke tarafından üretilen kağıt miktarı onun kültürel standartlarıyla yakından ilişkilidir.
- The amount of paper produced by a country is closely related to its cultural standards.
Şehir arabalar tarafından üretilen siyah dumanla kirletilmiş.
- The city is contaminated with that black smoke produced by engines with wheels.
This grocery store sells some wonderful fresh produce as well as dried, canned, and frozen fruit and vegetables.
The factory will produce 10,000 lawn chairs.
By 2008, travellers must produce their passport when crossing from Canada to the USA.
Spielberg produced that movie.
... the production of the fissile material that is needed to produce a nuclear weapon. So ...
... oxidize produce chemical energy water and carbon dioxide ...