O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- He was guilty of making a mistake.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Savaşı gündelik gerçeklik yaparak, bu savaşa sebep olan politik görüştür.
- Because it is politics that has caused this war, making the war our everyday reality.
O, boş zamanını oyuncak bebekler yaparak harcar.
- She spends her free time making dolls.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi.
- That old man had been making moonshine for fifty years.
O yaşlı adam elli yıldır ev yapımı viski imal etmekteydi.
- That old man had been making homemade whiskey for fifty years.
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
- Tom worries about making mistakes at work.
Film yapımı heyecan verici bir iştir.
- Movie making is an exciting job.
O yaşlı adam elli yıldır ev yapımı viski imal etmekteydi.
- That old man had been making homemade whiskey for fifty years.
Benimle alay etmekten vazgeç!
- Stop making fun of me!
Onunla alay etmemek elimde değil.
- I can't help making fun of him.