Gösteri Stokçular Amerika'da koltuk psikolojinin başlıca nedenlerinden biridir.
- The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.
Güvenlik birincil sorundur.
- Safety is the primary concern.
Birincil doktorun kim?
- Who's your primary physician?
On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
Onun dışarı çıkmak için ana nedeni Patty'yi görmekti.
- His primary reason for going out was to see Patty.
Onun başarısızlığının ana nedeni tembelliktir.
- The primary cause of his failure is laziness.
Dürüstlük onun başarısı için temel nedendir.
- Honesty is the primary reason for his success.
Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
- Where to go and what to see were my primary concerns.
Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
- My primary concern is your safety.
O bir ilkokul öğretmeni bu yüzden o çocuklarla ilgilenmeye alışkın.
- He is a primary school teacher, so he is used to dealing with children.
Leyla, Fadıl'ın ilk kız arkadaşıydı.
- Layla was Fadil's primary girlfriend.
Elektronik haber medya temel bilgi kaynağımızdır.
- Electronic news media is our primary source of information.
Bilimin temel amacı gerçeği , yeni gerçeği bulmaktır.
- The primary aim of science is to find truth, new truth.
Aile için sevgi bizim birincil görevimiz.
- Love for the family is our primary duty.
Birincil doktorun kim?
- Who's your primary physician?
On iki rengin bir toplamı için üç ana renk ve dokuz ikinci derecede renk vardır.
- There are three primary colours and nine secondary colours for a total of twelve colours.
Üç ana renk, diğer bütün renklerin temelidir.
- The three primary colors are the basis of all the other colors.
Benim öncelikli ilgim sizin güvenliğinizdir.
- My primary concern is your safety.
Nereye gideceğim ve ne göreceğim benim öncelikli ilgilerim.
- Where to go and what to see were my primary concerns.
O bir ilkokul öğretmeni bu yüzden o çocuklarla ilgilenmeye alışkın.
- He is a primary school teacher, so he is used to dealing with children.
O ilkokulun güçlü bir futbol takımı var.
- That primary school has a strong soccer team.
Bu problem, ilkokul çocuklarının çözmeleri için çok zordur.
- This problem is too difficult for primary school children to solve.
Ben ilkokuldayken bir pilot olmayı hayal ederdim.
- When I was in primary school, I dreamt of becoming a pilot.
Amacımız öncelikle eğitimle ilgili.
- Our goal is primarily educational.
Mutlu bir hayat öncelikle endişeden özgürlükten oluşur.
- A happy life primarily consists of freedom from worry.
Yeni bir birinci basamak sağlık hizmeti sunucusu bulmalıyım.
- I need to find a new primary care provider.
Şirketiniz öncelikli olarak Amerika ile iş yapıyorsa, o zaman Amerikalı bir yerli ile İngilizce öğrenmek zorunda kalırsınız.
- If your company primarily does business with America, then you should be studying English with a native speaker from America.
Excellence in Cities offers a further development of this approach, whereby secondary schools operate with small clusters of primaries as mini-EAZs.
Preferred stock has primary claim on dividends, ahead of common stock.
By adding and subtracting the three primaries, cyan, yellow, and magenta are produced. These are called subtractive primaries.
Children attend primary school, teenagers attend secondary school.
The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in the United States.
- The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.
The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in America.
- The show Hoarders is one of the primary causes of armchair psychology in the United States.
Magenta, yellow and cyan are subtractive primary colours.
The child's mother was tearful as he boarded the bus for his first day of primary school.
... But the primary pivot, the focus is on those ...
... And the primary beneficiary of that repeal are insurance companies that are estimated ...