Tom önceden bir sarhoştu ama şimdi bir yeşilaycı.
- Tom was previously a drunk, but now he's a teetotaler.
O iki gün önceden vardı.
- He arrived two days previously.
Daha önce tanıştığımız için onu hemen tanıdım.
- I recognized him immediately since we had previously met.
Daha önce hangi evde yaşıyordun?
- In which house did you live previously?
Üzgünüm, fakat önceden verilmiş sözüm var.
- I'm sorry, but I have a prior engagement.
Sanığın önceden hiçbir mahkumiyeti yok.
- The defendant has no prior convictions.
Önceki uyarılar yoktu.
- There were no prior warnings.
Önceki deneyim gerekli değildir.
- No prior experience is required.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesi bizim en öncelikli konularımızdan biridir.
- Colonization of other planets is one of our top priorities.
Diğer gezegenlerin sömürgeleştirilmesini en öncelikli konularımızdan biri yapmalıyız.
- We must make colonization of other planets one of our top priorities.
Ana baba, çocuklarına verilecek eğitim türünü seçmek hakkını öncelikle haizdirler.
- Parents have a prior right to choose the kind of education that shall be given to their children.
Plan öncelik ve aciliyeti düşürmektedir.
- Being less urgent, this plan is lower in priority.
Tom'un eski suç kaydı yok.
- Tom has no prior criminal record.
The doctor had known three months prior.
... Where they may have previously put out a graph or a ...
... a thousand more things than we could do previously. ...