previously, before a certain time

listen to the pronunciation of previously, before a certain time
Английский Язык - Турецкий язык
Daha önce, belirli bir süre önce
already
zaten

Ben zaten iki saattir buradayım. - I've already been here two hours.

Zaten Çince yazabiliyorum. - I can already write in Chinese.

already
halihazırda

Halihazırda daha iyi hissediyorum. - I already feel much better.

already
çoktan

Tuhaf değil mi? Biz çoktan varmış olmalıydık. - Odd, isn't it? We should have already arrived.

Ben istasyona vardığımda, tren çoktan hareket etmişti. - The train had already started when I got to the station.

already
önceden

Postacı önceden geldi mi? - Has the mailman already come?

Önceden kitabı okudun? - You've already read the book?

already
şimdiden, halen (Türkçede genellikle çevirisiz kalır.): You're too late; he's already gone. Geç kaldın; gitti
already
hanidir
already
işte

Annesi işten eve zaten dönmüştü ve hazırlanmış akşam yemeğini yedi. - His mother was already home from work and had supper prepared.

Zaten işte olman gerekmiyor mu? - Shouldn't you be at work already?

already
daha önce

Daha önce öğle yemeği yedim. - I have already eaten lunch.

Tom o sınıfa daha önce kaydoldu. - Tom has already signed up for that class.

already
evvelce
already
bile

Saat dokuz oldu bile. - It is already nine o'clock.

Önceden biletinizi aldınız mı? - Have you already bought your ticket?

already
daha önce/zaten/şimdiden
already
şimdiden

Kısa eteklerin modası şimdiden bitti. - Short skirts have already gone out of fashion.

O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor. - She is two years old, but she can already count to 100.

already
Beklenenden daha
already
halen

Kuzenim halen dört yaşında. - My cousin is already four years old.

Kaç yaşındasın? Ben halen 17 yaşındayım. - How old are you? I'm already 17 years old.

Английский Язык - Английский Язык
already
previously, before a certain time

    Расстановка переносов

    previously, be·fore a cer·tain time

    Произношение

Избранное