Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
- We have to take steps to prevent air pollution.
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Arkadaşları onun dondurma yemesini engellemek için buzluğa asma kilit takmak zorunda kaldılar.
- Her friends had to padlock the freezer to prevent her from eating ice cream.
Virüsün daha fazla yayılmasını engellemek için ciddi tedbirler alınmalı.
- Drastic measures must be taken to prevent the further spread of the virus.
O, söylentinin yayılmasını engellemeye çalıştı.
- She tried to prevent the rumor from spreading.
Tom Mary'nin polise gitmesini engellemeye çalıştı.
- Tom tried to prevent Mary from going to the police.
Hastalık onun işini yapmasını engelledi.
- Illness prevented him from doing his work.
Trafik kazası treni yakalamamı engelledi.
- The traffic accident prevented me from catching the train.
Dün onun gelmesini ne önledi?
- What prevented her from coming yesterday?
Hava kirliliğini önlemek için tedbirler almalıyız.
- We have to take steps to prevent air pollution.
The teacher prevents Ayşe from asking question recently . Son zamanlarda öğretmen Ayşe'nin soru sormasını engelliyor.
Hava kirliliğini önlemek için önlemler almalıyız.
- We have to take steps to prevent air pollution.
Ellerinizi düzenli olarak yıkama bazı hastalıklara yakalanmayı önlemek için iyi bir yoldur.
- Washing your hands regularly is a good way to prevent catching some diseases.
Korunmak en iyi ilaçtır.
- Prevention is the best medicine.
1967 yılında Kanada'da doğum kontrolü hala yasadışıydı; prezervatif sadece hastalıktan korunmak için satılırdı.
- Birth control was still illegal in Canada in 1967; condoms were sold only for the prevention of disease.
Bu müze bir yangın koruma sistemi ile donatılmıştır.
- This museum is equipped with a fire prevention system.
Tom'un ölümü önlenebilirdi.
- Tom's death was preventable.
Sıtma, önlenebilir bir hastalıktır.
- Malaria is a preventable disease.
Bu önlenemez bir hastalıktır.
- It is a disease that can't be prevented.
Yangın yetersiz tedbirlerle önlenemez.
- Fire cannot be prevented by half measures.
Bu yangın önleme haftasıdır.
- This is Fire Prevention Week.
Bu hafta yangın önleme haftası.
- This week is Fire Prevention Week.
Önleyici tedbir daima en iyi çözümdür.
- Prevention is always the best solution.
Biz bir intihar önleme örgütüyüz.
- We are a suicide prevention organization.
10 Eylül dünya intihar önleme günüdür.
- September 10 is World Suicide Prevention Day.
With that he put his spurres vnto his steed, / With speare in rest, and toward him did fare, / Like shaft out of a bow preuenting speed.
I brushed my teeth to prevent them from going yellow.
Casca, be sudden, for we fear prevention. --Shakespeare.
... One, you can create technical means to prevent the harm from ...
... has rallied more than 50 countries to prevent nuclear materials from falling ...