Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing this for you.
Bunu senin için yapıyorum.
- I'm doing it for you.
Hastalık onun işini yapmasını engelledi.
- Illness prevented him from doing his work.
Ben, birkaç saatliğine ev işimi yapmayı erteledim.
- I postponed doing my housework for a few hours.
Bu senin kendi faaliyetin.
- This is your own doing.
Tom'u rahatsız eden şeyleri yapmayı durdurmalısın.
- You need to stop doing things that bother Tom.
Tom'un Mary'nin yaptığı aynı şeyi yapmasını rica ettim.
- I asked Tom to do the same thing that Mary was doing.
Zamanınızın çoğunu ne yaparak geçirirsiniz?
- What do you spend most of your time doing?
O, zamanının üçte birini evrak işleri yaparak geçirir.
- She spends over a third of her time doing paperwork.