Select Keyboard: Türkçe ▾ X
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|---|
| ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
Английский Язык - Турецкий язык
Определение prepared, set; eager, willing; quick, fast в Английский Язык Турецкий язык словарь
- ready
- hazır
Hemen yolculuğa hazırlan.
-Get ready for the trip at once.
Neredeyse gitmeye hazırım.
-I'm about ready to go.
- ready
- hazır para
- ready
- her günkü
- ready
- klişeleşmiş
- ready
- gündelik
- ready
- {s} eldeki
- ready
- hazır olma
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
-Dinner is almost ready.
Akşam yemeği hazır olmak üzeredir.
-The dinner is almost ready.
- ready
- hazırlop
- ready
- gönüllülük
- ready
- mücehhez
- ready
- el altında
- ready
- anık
- ready
- (Askeri) HAZIR: Bir silahın doldurulmuş, hedefe tevcih edilmiş ve atışa hazır olduğunu gösteren bir terim
- ready
- {s} becerikli
- ready
- çabuk
Çabuk ol! Şimdiye dek hazır olman gerekir.
-Hurry up! You should be ready by now.
- ready
- {s} hazırlıklı
Hazırlıklı bir konuşma yaptım.
-I had a speech ready.
Ne gelirse gelsin hazırlıklı olmalıyız.
-We ought to be ready for whatever comes.
- ready
- (sıfat) hazır, amade, hazırlıklı, istekli, gönüllü, razı, çabuk, hızlı, becerikli, eldeki, kolay, el altındaki
Связанные Термины
Английский Язык - Английский Язык
Определение prepared, set; eager, willing; quick, fast в Английский Язык Английский Язык словарь
- {s} ready
prepared, set; eager, willing; quick, fast
Произношение
Resimler
История
Избранное