Hiç kimse benim ülkemi övmek istemiyor.
- Nobody wants to praise my country.
Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.
Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
- Praise stimulates students to work hard.
O, övgünün kılık değiştirmiş bir hiciv olduğunu fark etmedi.
- He was not aware that the praise was a satire in disguise.
Övgü öğrencileri çok çalışmaya teşvik eder.
- Praise stimulates students to work hard.
Herkes onun kahramanlığını övdü.
- Everybody praised his heroism.
O, bir taraftan raporumu methetti diğer taraftan onu eleştirdi.
- On one hand he praised my report, but on the other hand he criticized it.
Onu çalışkanlığı için methettim.
- I praised him for his diligence.
Oğlunu övdüğümde çok dikkatlice dinledi.
- She listened very carefully when I praised her son.
İnsanlar onu cesaretinden dolayı övdü.
- The people praised him for his courage.
Senatörler benim hareketimi övüyorlardı.
- The senators will praise my act.
Silvia'nın onu övmeyen sert bir babası vardı.
- Silvia had a stern father who never praised her.
Hiç kimse ülkemi övmek istemedi.
- Nobody wanted to praise my country.