Tom'un dün Facebook'ta postaladığı postayı sana göndereceğim..
- I will send you the post which Tom posted on Facebook yesterday.
Sen hiç yorum yapmak istedin mi, fakat onu yanlışlıkla bir çeviri olarak postaladın mı?
- Have you ever wanted to make a comment, but posted it as a translation by mistake?
Mektubu postalamak için postaneye gitti.
- He went to the post office to mail the letter.
Tom bir mektup postalamak için postaneye gitti.
- Tom went to the post office to mail a letter.
Bu bir postane, şu ise bir bankadır.
- This is a post office and that is a bank.
Evimin önünde bir postane var.
- There is a post office in front of my house.
Tom savaş sonrası kuşağa aitti.
- Tom belongs to the postwar generation.
Modern sonrası tesislerin eksikliği birçok nakliyatçılar için sıkıntıya neden oldu.
- The lack of modern post facilities caused trouble for many shippers.
Bu kitap, ölümünden sonra yayımlandı.
- The book was published posthumously.
Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.
- He postponed leaving for Hokkaido until next month.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Başını bir sütuna çarptı.
- He bumped his head against a post.
Yarın mektupları postalamayı unutma.
- Remember to post the letters tomorrow.
Her sabah postacı mektupları dağıtır.
- The postman delivers letters every morning.
Pul koleksiyonum yok ama onu davet etmek için bir mazeret olarak kullanabildiğim Japon kartpostal koleksiyonum var.
- I don't have a stamp collection, but I have a Japanese postcard collection that I could use as an excuse to invite him.
Köprü on kolonla destekleniyor.
- The bridge is supported by 10 posts.
Posta hizmetleri devlet tekelindedir.
- Postal services are a government monopoly.
Bu ülkede posta hizmeti hızlı değildir.
- The postal service in this country isn't fast.
O, hastalık nedeniyle görevinden istifa etti.
- He resigned his post on account of illness.
O, idari bir göreve yükseltildi.
- He was advanced to a managerial post.
Tom işleri her zaman erteliyor.
- Tom is always postponing things.
İş görüşmem ertelenince saat 3'e kadar boş boş gezdim.
- When my interview was postponed until 3, I wandered around killing time.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please don't forget to post the letters.
Lütfen mektupları postalamayı unutma.
- Please remember to post the letters.
post game - oyun sonarsı.
Şu an için yeni görevinize katlanmalısın. Sana bugünlerden birinde daha iyi bir yer bulacağım.
- You must put up with your new post for the present. I'll find you a better place one of these days.
Doğrudan eve gelme yerine uzun bir yol yürüdüm ve postanenin yanında durdum.
- Instead of coming directly home, I took the long way and stopped by the post office.
Hokkaido'ya hareket etmeyi bir sonraki aya erteledi.
- He postponed leaving for Hokkaido until next month.
Lütfen bu mektubu bir sonraki postane gezinizde postalayın.
- Please mail this letter on your next trip to the post office.
That's all the news for now, but I'll keep you posted about new developments.
Mail items posted before 7.00pm within the Central Business District and before 5.00pm outside the Central Business District will be delivered the next working day.
sent via post; parcel post''.
He prided himself on looking neat even when he was riding post.
Since Jim was new to the game, he had to post $4 in order to receive a hand.
Lew reckons he had three options for the cash-cow which was Premier post the Coles sale.
I couldn't figure it out so I posted a question on Usenet.
Post no bills.
Thanks for saving my hide.
- Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.
Mary had a little lamb whose fleece was white as snow.
- Mary'nin postu kar gibi beyaz olan küçük bir kuzusu vardı.
... has posted a picture of Paris, and ...
... tour, Speak Now. I know you have posted some videos to your channel, sort of outlining ...