Mississippi, Amerika Birleşik Devletleri'ndeki en yoksul eyalettir.
- Mississippi is the poorest state in the United States.
Dünyadaki en zengin 85 kişi gezegenin nüfusunun en yoksul yarısı kadar zengin.
- The richest 85 people in the world are as wealthy as the poorest half of the planet's population.
Onun görme kabiliyeti kötü.
- He has poor eyesight.
Hastalığından sonra onun sağlığı hâlâ kötü.
- He's still in poor health after his illness.
Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim.
- I prefer being poor to being rich.
Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir.
- Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.
O yoksul olduğu gibi cömerttir.
- Poor as he is, he is generous.
O, yoksul olduğu için mutludur.
- Poor as he is, he is happy.
Zavallı Tom'un her yerinde.
- It's all over with poor Tom.
Zavallı Tom şu an üç saattir uyumaya çalışıyor.
- Poor Tom's been trying to get to sleep for three hours now.
Bir profesyonele göre, bugünkü oyunda kendisiyle ilgili garip bir açıklama yaptı.
- For a professional, he gave a poor account of himself in today's game.
Japonca bilgim oldukça zayıftır.
- My knowledge of Japanese is rather poor.
Zayıf bir hafızan var.
- You've got a poor memory!
Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.
- The poor Irishman was now left all alone, and did not know where the others had gone to, so he just stayed where he was, very sad and miserable.
Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır.
- Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.
Verimsiz bir pirinç hasadı başımızı belaya sokacaktır.
- A poor rice harvest will get us into real trouble.
Yetersiz eğitim politikası Japonya için zararlıdır.
- The poor educational policy is a detriment to Japan.
Bazı fakir bölgelerde beslenme yetersiz.
- Nutrition is inadequate in some poor areas.
Muhtemelen uyuşturucu kullanıyorsunuz. Bu sizi daha sağlıksız yapar.
- You probably smoke drugs. It makes you poorer.
Yoksul bir adamın oğlu olan Dan, bir üniversite eğitiminin hayalini kuruyordu.
- Dan, the son of a poor man, dreamed of a university education.
We were so poor that we couldn't afford shoes.
I received a poor reward for all my hard work.
Cow's milk is poor in iron.
That was a poor performance.
Oh you poor little thing.
The poor are always with us.