Tom şapkasını çıkardı ve kibarca selamladı.
- Tom took off his hat and bowed politely.
Tom ve Mary birbirlerini kibarca selamladılar.
- Tom and Mary nodded to each other politely.
Tom'un davetini ellerinden geldiğince nazikçe reddettiler.
- They declined Tom's invitation as politely as they could.
Tom nazikçe içeceği kabul etti.
- Tom politely accepted the drink.
O, nazik olmak için öder.
- It pays to be polite.
Tom Mary'ye karşı nazik değildi.
- Tom wasn't polite to Mary.
O hiçbir şekilde kibar değil.
- She is by no means polite.
Daha kibar olmaya çalışmalısınız.
- You should try to be more polite.
Bana hemen yanıt yazması inceliktir.
- It is polite of her to write me back at once.
Bu sınıftaki tüm çocuklar çok terbiyelidir.
- All the children in this class are very polite.
Japonlar genellikle incedirler.
- Japanese people in general are polite.
Bana hemen yanıt yazması inceliktir.
- It is polite of her to write me back at once.
Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir.
- It is not polite to interrupt someone while he is talking.
Biri yemeğini yemeden önce afiyet olsun demek kibarlıktır.
- It's polite to say itadakimasu before eating one's meal.