Bitkilerin acı hissetmesinin olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that plants feel pain.
Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.
- We should keep away from the poisonous plants.
Annem bahçeye çiçek ekmekle meşgul.
- My mother is busy planting flowers in the garden.
Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
- First of all, we have to plant all these seeds.
Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.
- I have to plant trees in the garden.
Şirketimiz Rusya'da yeni bir kimya tesisi kurmayı planlıyor.
- Our company is planning to build a new chemical plant in Russia.
Karıştırma tesisinden şantiyeye beton taşımak için doksan dakikamız var.
- We have ninety minutes to carry the concrete from the mixing plant to the worksite.
Valentina'nın annesi bir tekstil fabrikasında çalıştı.
- Valentina's mother worked in a textile plant.
Boston'da bir fabrikamız var.
- We have a plant in Boston.
Boston'da bir işletmemiz var.
- We have a plant in Boston.
Fukushima No.1 nükleer santralinde, depremden hemen sonra bütün reaktörler durdu.
- At the Fukushima No.1 nuclear power plant, all the reactors stopped just after the quake.
Nükleer enerji santralleri, ısı üretmek için uranyum fizyonuna dayanır.
- Nuclear power plants rely upon the fission of uranium to generate heat.
Bitkilerinle konuşur musun?
- Do you talk to your plants?
Zehirli bitkilerden uzak durmalıyız.
- We should keep away from the poisonous plants.
The new guy turned out to be a plant.
Tatoeba bir bahçe gibidir: fidanlar ekmelisin, onlarla ilgilenmelisin ve nasıl büyüteceğini izlemelisin.
- Tatoeba is like a garden: you must plant seedlings, tend to them and watch them grow.
Oraya fidan ekmeye gittik.
- We went there to plant saplings.
Bahçıvan bahçenin ortasına bir gül ağacı dikti.
- The gardener planted a rose tree in the middle of the garden.
Ormanların dikimi çevre için iyidir.
- Planting forests is good for the environment.
Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.
- I have to plant trees in the garden.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
- In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
The garden had a couple of trees, and a cluster of colourful plants around the border.
Plant your feet firmly and give the rope a good tug.
O’Sullivan risked a plant that went badly astray, splitting the reds.
That gun's not mine! It was planted there by the real murderer!.
... And you'd have this money shot of green plants ...
... Plants make the move first. ...