Nisan ayı sebze tohumlarınızın çoğunu ekmek için en iyi zamandır.
- April is the best time to plant most of your vegetable seeds.
Öncelikle bütün bu tohumları ekmek zorundayız.
- First of all, we have to plant all these seeds.
Bahçeye ağaç dikmek zorundayım.
- I have to plant trees in the garden.
Düşmanlar tesisi bombalayarak imha ettiler.
- The enemies destroyed the plant by bombing.
Bir atık su arıtma tesisi şehrin su kaynağının içine zehirli kimyasallar boşalttı.
- A sewage treatment plant discharged toxic chemicals into the town's water supply.
Valentina sekiz yaşındayken 1945 yılında okula başladı. O, 1953 yılında bir tekstil fabrikasında çalışmaya başlamak için okulu bıraktı.
- Valentina started school in 1945 when she was eight years old. She left school to begin working in a textile plant in 1953.
Boston'da bir fabrikamız var.
- We have a plant in Boston.
Boston'da bir işletmemiz var.
- We have a plant in Boston.
Nükleer enerji santralleri, ısı üretmek için uranyum fizyonuna dayanır.
- Nuclear power plants rely upon the fission of uranium to generate heat.
Nükleer enerji santralleri tehlikelidir, nükleer silahlardan söz edilmemeli.
- Nuclear power plants are dangerous, not to mention nuclear weapons.
Soğuk hava birçok bitkinin çiçek açmasını engeller.
- Cold weather keeps many plants from blooming.
Bitkilerinle konuşur musun?
- Do you talk to your plants?
The new guy turned out to be a plant.
Kaç tane fidan satın aldın?
- How many plants did you buy?
Tatoeba bir bahçe gibidir: fidanlar ekmelisin, onlarla ilgilenmelisin ve nasıl büyüteceğini izlemelisin.
- Tatoeba is like a garden: you must plant seedlings, tend to them and watch them grow.
Tom bahçesine üç elma ağacı dikti.
- Tom planted three apple trees in his yard.
Yaklaşık bir düzine ağaç kısa sürede dikilmişti.
- About a dozen trees had soon been planted.
Biz daha çok çiçek dikmemiz gerekir.
- We should plant more flowers.
Bize ve başka herkese bu günü hatırlatmak için, bizimle birlikte herkese bir ağaç dikmesini rica ediyorum.
- In order to make us and everyone else remember this day, I ask everyone to plant a tree with us.
The garden had a couple of trees, and a cluster of colourful plants around the border.
Plant your feet firmly and give the rope a good tug.
O’Sullivan risked a plant that went badly astray, splitting the reds.
That gun's not mine! It was planted there by the real murderer!.