Tom did a good job planning the party.
- Tom partiyi planlayarak iyi bir iş yaptı.
Tom is scheduled to give a concert in Boston on October 20th.
- Tom 20 Ekimde Boston'da bir konser vermeyi planladı.
What time is your plane scheduled to take off?
- Senin uçağın saat kaçta kalkması planlanmıştır?
The training session is scheduled to begin at 4 p.m.
- Eğitim oturumunun 16:00'da başlaması planlandı.
Tom is scheduled to give a concert in Boston on October 20th.
- Tom 20 Ekimde Boston'da bir konser vermeyi planladı.
Things didn't go as planned.
- İşler planlandığı gibi gitmedi.
Tom asked Mary whether she planned to swim or not.
- Tom Mary'ye yüzmeyi planlayıp planlamadığını sordu.
You must accommodate your plans to mine.
- Sen planlarını benimkine uydurmalısın.
We'll put these plans on ice.
- Bu planları erteleyeceğiz.
I'd intended to have my homework finished by now.
- Şimdiye kadar ev ödevimi bitirtmeyi planlamıştım.
He intended to have visited Naples last year.
- O geçen sene Napoli'yi ziyaret etmeyi planlamıştı.
As God as my witness Tom, I didn't tell her about the surprise party you're planning.
- Tanrı şahidimdir ki Tom, planladığın sürpriz partiden ona bahsetmedim.
Tom said that he thought Mary knew what time John was planning to start cooking.
- Tom, John'un ne zaman aşçılığa başlamayı planladığını Mary'nin bildiğini düşündüğünü söyledi.