Tom burnunu deldirdi.
- Tom got his nose pierced.
Bence Mary kulaklarını deldirmek için çok genç.
- I think Mary is too young to have her ears pierced.
Dışarıda çok sert bir soğuk vardı.
- It was piercingly cold outside.
Dışarıda çok sert bir soğuk vardı.
- It was piercingly cold outside.
O beni delici gözleriyle büyülüyor.
- He enchants me with his piercing eyes.
Senin çok delici gözlerin var.
- You have very piercing eyes.
Gemi keskin bir düdükle limandan ayrıldı.
- With a piercing whistle, the ship sailed from the port.
Tom'un keskin mavi gözleri var.
- Tom has piercing blue eyes.
Tom'un delici bir sesi var.
- Tom has a piercing voice.
Senin çok delici gözlerin var.
- You have very piercing eyes.
The diver pierced the surface of the water with scarcely a splash.
Can you believe he pierced his tongue?.
A scream pierced the darkness.
That guys such a legend. Yeah, what a Pierce.