Bu resimlerin herhangi birinden hoşlanıyor musun?
- Do you like any of these pictures?
Bu resimler onun tarafından yapıldı.
- These pictures were painted by him.
Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
- The picture on the wall was painted by Picasso.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Tom resim çizmekten hoşlanır.
- Tom likes painting pictures.
Çocuk bir resim çizmekten zevk aldı.
- The boy enjoyed painting a picture.
O tabloyu bir süre önce yaptı.
- He painted that picture a while ago.
Bu tabloyu seviyor musun? Evet, ama çerçeve resimden daha pahalı sanırım. Onu nereden satın aldın?
- Do you like this painting? Yes, but I think the frame is more expensive than the picture. Where did you buy it?
Dün gece benimle ilgili çektiğin resmin bir kopyasını alabilir miyim?
- Could I get a copy of the picture you took of me last night?
Mümkün olan en kısa zamanda size o resmin bir kopyasını göndereceğiz.
- I'll send you a copy of that picture as soon as possible.
Burada genel görünümü görmüyorsun.
- You're not seeing the whole picture here.
Genel görünüme bakmalısın.
- You need to look at the big picture.
Bakalım sonunda nasıl bir manzara ile karşı karşıya kalacağız.
- It remains to be seen what kind of picture we will be faced with in the end.
Neden arka planında Boston manzarası olan kendine ait bazı resimler çekmiyorsun?
- Why don't you take some pictures of yourself with scenery of Boston in the background?
Bu resimli kartpostalların hepsi benimdir.
- All of these picture postcards are mine.
Arkadaşlarıma bu resimli kartpostalları gösterdim.
- I showed my friends these picture postcards.
Mary, Tom'un kullanıcı profilindeki sevimli buzulkuşu görüntüsünü beğendi.
- Mary liked the cute penguin picture in Tom's user profile.
Lütfen televizyon görüntüsünü ayarla.
- Please adjust the television picture.
Fotoğraf çekmeyi seviyor.
- He likes taking pictures.
Burada fotoğraf çekebilir miyim?
- May I take pictures here?
Moonlight En İyi Film Oscar'ı'nı kazandı.
- Moonlight won the Oscar for Best Picture.
Gözlem gücüyle ilgili bir deneyde, Tom evinde iki yıldır oturmasına rağmen, oturma odasının duvarında asılı resimlerin hiçbirini tarif edemedi.
- During an experiment on powers of observation, Tom was unable to describe any of the pictures hanging on his living room wall, despite having lived in his unit for two years.
Güzelliğin en mükemmel tarafı, hiçbir resimle tarif edilememesidir.
- The best part of beauty is that which no picture can express.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Bu, benim çizimimin bir resmidir.
- This is a picture of my drawing.
We go to the pictures every Saturday night.
Let's go to the pictures.
Picture yourself on a beach.
Casablanca is my all-time favorite picture.
She's the very picture of health.
He forgot to include pretty pictures in his Nagio project's documentation.
Here's a photograph of Tom.
- Here's a picture of Tom.
... I'd love to show Katie the pictures from this last trip. ...
... Google can pick the best pictures for you. ...