Uzmanlar henüz en iyi kitabı seçmediler.
- The judges haven't yet picked the best book.
Bebeğiniz için seçilmiş bir adınız var mı?
- Do you have a name picked out for your baby?
Çadır kurmak için bir yer seçmek zorundayız.
- We have to pick a place to set up the tent.
Bir tane seçmek zorundasın.
- You have to pick one.
Kirazlar toplamak için yeterince olgun mu?
- Are the cherries ripe enough to pick?
O, papatya toplamaktan vazgeçti.
- She stopped picking daisies.
O, onun seçmesini umduğun bir adamla evlendi.
- She married to the kind of man you would expect her to pick.
Arkadaşım için bir hediye seçmek istiyorum.
- I want to pick out a present for my friend.
Otobüs yolcuları almak için durdu.
- The bus stopped to pick up passengers.
O, postacı gelir gelmez, postasını almak için dışarı fırlar.
- The second the mailman comes, he rushes out to pick up his mail.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
Biraz yaban mersini topladıktan sonra, bir pasta yaparım.
- After I pick some blueberries, I make a tart.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
Gitar çaldığında bir mızrap kullanıyor musun?
- Do you usually use a pick when you play the guitar?
O üç yeni mızrap satın aldı.
- She bought three new picks.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
... So Jai's picked a track for us here. ...
... in 1988 and I was to give a speech to a given group. And a car picked me up at the airport ...