Bir fotoğrafçı, benim evimin bir fotoğrafını çekti.
- A photographer took a photograph of my house.
Fotoğraf çekmemelisiniz.
- You aren't allowed to take photographs.
Görevim belgeleri fotoğraflamak.
- My mission is to photograph the documents.
Puro içen bir eşeği fotoğraflamak için yapılan tüm girişimler başarısız oldu.
- All attempts to photograph a donkey smoking a cigar failed.