Vay, nasıl da büyümüşsün!
- My, how you've grown!
Kendi sorunlarınızla yüzleşecek kadar büyümüşsünüzdür.
- You're grown up enough to face your own problems.
Çocuklar için tasarlanmış kitap yetişkinleri eğlendiriyor.
- Intended for children, the book entertains grown-ups.
O çocuk sanki bir yetişkin gibi konuşuyor.
- That boy talks as if he were a grown up.
Pirinç yağışlı bölgelerde yetiştirilir.
- Rice is grown in rainy regions.
Çay geniş ölçüde Hindistan'da yetiştirilir.
- Tea is widely grown in India.
Kardeşin yaşına göre çok olgun.
- Your brother's awfully grown-up for his age.
Bizim çocuklarımız olgun.
- Our children are grown.