Kişisel bilgisayarlar çok faydalıdırlar.
- Personal computers are of great use.
Kişisel bilgisayarlar çok kullanışlıdır.
- Personal computers are very useful.
Şahsi bir çek kabul eder misiniz?
- Will you take a personal check?
Bu şahsi çeki nerede bozdurabilirim?
- Where can I cash this personal check?
Tom'un özel hayatı hakkında çok şey bilmiyorum.
- I don't know much about Tom's personal life.
Bir web sayfasında, Larry Ewing'in özel hayatı paylaşıldı.
- Personal life of Larry Ewing was shared in a website.
Bence bu kişiye özel.
- I think it's personal.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Dün yeni bir kişisel bilgisayar satın aldım.
- I bought a new personal computer yesterday.
Kilo almak, kişisel gelişimin en kolay metodudur.
- Weight increase is the easiest method for personal development.
Şahsen ben kürtaja karşı olduğumu söylüyorum.
- I tell you that I am personally against abortion.
Tom'u şahsen tanımıyorum.
- I don't know Tom personally.
Hiçbir şey bir şahıs olmak kadar zor değil.
- Nothing is as difficult as becoming a person.
Tom kötü bir şahıs değil.
- Tom isn't a bad person.
Please attach a personal statement (no more than one page) that outlines why you would like to participate in this program.
O tür şeyi ne tip insan yapardı?
- What sort of person would do that kind of thing?
Ken öfkesini kolayca kaybeden insan tipi değildir.
- Ken is not the type of person who loses his temper easily.
Din çok bireyseldir. Neredeyse herkesin gerçekten kendi dini vardır. Dindeki bütünlük bir kurnazlıktır.
- Religion is very personal. Practically everyone has really his own religion. Collectivity in religion is an artifice.
Bir bireyin sevgisini kabul et.
- Accept a person's love.
Japonya'ya gitmek istemeyi tercih etmemin sebebi onların çalışkan ve dürüst kişilikleridir.
- The reason I prefer to go to Japan is that the people in Japan are hardworking and have honest personalities.
Cümleler kelimelere içerik getirir. Cümlelerin kişilikleri vardır. Onlar komik, akıllı, aptal, anlayışlı, dokunaklı, incitici olabilirler.
- Sentences bring context to the words. Sentences have personalities. They can be funny, smart, silly, insightful, touching, hurtful.
Tom sempatik bir adam.
- Tom is an agreeable person.
Genç bir adam seni dışarıda bekliyor.
- A young person is waiting for you outside.
Mağazayı pek çok kişiye sordum, ancak kimse onu duymamıştı.
- I asked many persons about the store, but no one had heard of it.
Kimse paranın çoğunu katkıda bulunan kişinin Tom olduğunu bilmiyordu.
- Nobody knew that Tom was the person who contributed most of the money.
Ben dürüst bir insanım.
- I am an honest person.
Bir insanın kalbi, yaklaşık olarak yumruğuyla aynı boyuttadır.
- A person's heart is approximately the same size as their fist.
Kişisel olarak sizi ziyaret edeceğim.
- I'll personally visit you.
Kişisel olarak, bundan hoşlandım.
- Personally, I liked this one.
O oraya bizzat gitti.
- He went there in person.
Onunla bizzat konuşmalısın.
- You must talk to her in person.
Vücut kitle endeksi 25 ile 29 arasında olan bir kişi kilolu olarak düşünülmektedir.
- A person with a BMI of 25 to 29 is considered overweight.
Ebola vücut sıvıları yoluyla insandan insana yayılır.
- Ebola spreads from person to person through bodily fluids.
Jose kendini kötü karakterli bir kişi olarak gösterdi.
- José showed himself to be a person of bad character.
Bu eserde görünen tüm karakterler tamamen hayal ürünüdürler. Yaşayan ya da ölü gerçek kişilere olan herhangi bir benzerlik sadece rastlantıdır.
- All characters appearing in this work are fictitious. Any resemblance to real persons, living or dead, is purely coincidental.
Onunla bizzat ilgileneceğim.
- I'll take care of it personally.
Onu bizzat alıyor gibi görünüyordu.
- Tom seemed to take it personally.
His personal best was a seven-minute mile.
His personal conduct is above reproach.
His personal conduct needs to be evaluated.
Under the new personal flotation device regulations, boats 16 feet and longer must have one wearable type flotation device on board the boat for each person.
The modern bathroom is the temple of personal hygiene.
My PR in the marathon is 5 hours, 52 minutes.
Many personal unions were ended by differences in the monarchies' rules of dynastic succession, while cases of dispute thereabout lead to dynastic wars.
personal-computer model.
THE favourable reception the Orrery has met with from Perſons of the firſt diſtinƈtion, and from Gentlemen and Ladies in general, has induced me to add to it ſeveral new improvements in order to give it a degree of Perfeƈtion; and diſtinguiſh it from others ; which by Piracy, or Imitation, may be introduced to the Public.
By common law a corporation or a trust is legally a person.
Meanwhile, the dazed Sullivan, dressed like a bum with no identification on his person, is arrested and put to work on a brutal Southern chain gang. — New York Times, 2004.
Where is the person?.
I like you personally, but as a colleague you are useless.
You are the last person I expected to see here.
- You're the last person I expected to see here.
You can't judge a person if you don't know him well.
- You cannot judge a person if you don't know him well.
... longer any meaningful distinction between home and work, between personal life and professional ...
... for doing the same thing. The personal computer arrived in the enterprise ...